Çalışırken özgür ve mutlu muyuz?
Hepimiz biliriz: iş hayatında başarının kıstasıdır “mutlu” çalışan. Peki, nedir mutlu çalışanın sırrı? Özel bir masa mı? Bir plazanın konforu mu? Düzenli çalışma saatleri mi? “Sigortalı bir iş” mi, yemek, servis, yılda 1-2 kez ikramiye mi? Bunların hepsi ve daha fazlası mı, yoksa hiçbiri mi?
Görünen o ki, yeni nesil çalışanlar ile, tüm bu materyal faydalar günümüzde artık önemini tamamen yitirmeye başladı.
Çalışanlar daha fazla özgürlük, daha fazla esneklik, daha fazla güven(ilmesini) istiyor.
İçinde bulunduğumuz teknoloji çağı, hayatımızın her alanına olduğu gibi iş yapış şekillerine de yeni bir soluk getiriyor. Yalnızca soluk getirmekle kalmıyor, yeni gereksinimler de doğuruyor. Yeni çağa paralel olarak değişen ihtiyaçlar, formülleri ve tanımlamaları yeniden gözden geçirmeyi gerektiriyor.
Çalışanlar değişiyor, işyerleri dönüşüyor.
Bu kapsamda asıl amacın, trendleri yakalamaktan ziyade çağın ihtiyaçlarına uygun çözüm üretmeye dönüştüğünü söylemek yanlış olmaz. Buradaki en büyük etki sahibi ise teknoloji çağının bir getirisi olarak karşımıza çıkan dijital dönüşüm oluyor. Zaman – mekan algısını ortadan kaldıran dijital dönüşüm; sonuç odaklı, özgün ve nitelikli işlerin önemini daha da artırırken, bunu yapacak olan insan beynini el üstünde tutuyor.
Formül belli: Mutlu çalışan eşittir özgür beyin.
Çağımızın çalışanları; ilham veren, yaratıcılığı perçinleyen ve iş verimini artıran olanakları mutluluk kriterleri arasında sayıyor.
Hâl böyle olunca özgürlük vadeden ortak çalışma alanları, mutluluğun peşinden koşan çalışanın çalacağı ilk kapı oluyor. Gerek esnek çalışma şekillerine imkân tanıyan dinamiği, gerek geleneksel ofis sorumluluklarından arıtılmış yapısı, gerekse sunduğu networking fırsatlarıyla son dönemde çalışanların gözdesi haline gelen ortak çalışma alanları, iş sahipleri için de oldukça albenili. Zira artık mutlu çalışanlar eşittir özgür beyinler, özgür beyinler eşittir iyi işler olduğundan, iyi işi çıkarmaya giden her yol mubah sayılıyor. Neden mi? İşte bu çok açık. İş planına uyduğu sürece çalışma şekline ve alanına kendi karar veren, el oyalayan rutin ofis sorumluluklarıyla zaman kaybetmek yerine işine odaklanan, farklı alanlarda bilgi birikimi olan insanlarla fikir alışverişinde bulunma fırsatı yakalayan, o köşede rahat etmiyorsa bilgisayarını alıp şu köşeye geçebilen, seslenildiğinde duyabilmek için kulaklığına veda etmek zorunda kalmayan bir çalışan, hareket kabiliyeti kısıtlanmamış bir beyin anlamına geliyor. Başka bir deyişle, günümüz dünyasının daima online kalmayı gerektirirken işleyişi, tüm bu sayılanları bir idealler silsilesi olarak değil, çağın akışı içerisinde hayatta kalabilmenin formülü olarak sunuyor.
Güvenlik yoksa mutluluk da yok!
Günümüz çalışanları için geleneksel ofislerin yerini almaya başlayan ortak çalışma alanlarında da birtakım hususlar, mutluluk kriterleri bazında önem taşıyor. Bunların başında güvenlik geliyor. Temellerini dijital dönüşümün attığı ortak çalışma alanları; dijital çağın yarattığı çevrimiçi saldırı, finansal dolandırıcılık, fidye yazılım ve veri kaybı gibi risklerle karşı karşıya kalabiliyor. Bu noktada verdikleri sanal ofis hizmetiyle de gündemde olan ortak çalışma alanlarının, hem adınıza uzaktan işlem yaptıkları hem de bünyelerinde kullanıma açtıkları cihazları korumaları gerekiyor. Özetle, çalışanı mutlu etmek için sadece özgür değil, güvende de hissettirmek elzem oluyor. Ancak endişelenmeyin! Ne mutlu ki her dert dermanıyla birlikte geliyor. O halde biz de derde değil, ardındaki dermana bakalım. Bu noktada işletmelere özel tasarlanan profesyonel ürünleri müjdeleyelim ve Kaspersky Lab’in Small Office Securityçözümüne göz atmanızı önerelim.
ksos15 indirim kodunu kullanarak Kaspersky Küçük İşletme Çözümlerini %15 indirimle alabilirsiniz.

|0 Comment|